Bu site, tarayıcınız için sınırlı desteğe sahiptir. Edge, Chrome, Safari veya Firefox'a geçmenizi öneririz.

Tekstilde Döngüsel Ekonomi

Geçtiğimiz günlerde Bussiness Of Fashion  kendi dijital platformunda, Modanın Sürdürülebilirlik Açığını Kapatmak adlı üç buçuk saatlik bir yayın gerçekleştirdi. Dünya çapında tekstil dünyasından değerli insanları konuk ederek çok geniş bir bakış açısıyla sürdürülebilirlik konusunu ele aldılar. Bu konu uzun zamandır masada. Her kesim tarafından etraflıca konuşulduğu için de çok ilerleme kaydedildiği zannediliyor fakat o kadar açık konu ve kapanması gereken mesafe var ki, dinlemeye başladığınızda bunların önümüzdeki 10-15 yıllık dönemde ancak işleyebileceğini anlıyorsunuz.

Tekstil Endüstrisinin dünyadaki çevre kirliliğinin 2. derecede sorumlusu olarak gösterildiği bu zamanlarda, programa konuşmacı olarak katılan, The HK Research of Textile and Apparel şirketinin CEO’su Edwin Keh çok önemli noktalara işaret etti. Konuşmasına yılda 40 milyar ton malın atıldığını açıklayarak başladı ve bu atıkların aslında atık olmadığının ekonomiye tekrar kazandırılması gerektiğinin üzerinde durdu.

Döngüsel ekonomi ne demektir?

Geleneksel lineer ekonomi üret-kullan-at modelini benimserken döngüsel ekonomi iyi yap-iyi al- yeniden sat modelini sunar bizlere.  Mümkün olduğunca uzun süre ürün kullanmayı teşvik ederek kaliteli mallardan maksimum değeri elde etmeyi hedefler. Bu aslında bize, üretilip satılmadığı için atık denilen ve değersizleştirilen bu ürünlere döngünün içine girme imkanı vererek sürdürülebilir tekstilin kapılarını açar.

Döngüsel ekonomi, üretilen maldan, paketlemesinde kullanılan malzemeye kadar her şeyin yeniden kullanıma kazandırılmasını destekler.

Bununla birlikte, yazarken bile ilgi çekici olmayan bu kavram tüketiciler için nasıl ilginç kılınabilir? Dünya genelinde reklam ve pazarlamanın etkisiyle yıllardır hep daha yenisini daha fazlasını ihtiyacımız olmadığı halde almak üzere güdülendik. Her aldığımız ürünle yenilendiğimizi, güncel kaldığımız zannettik. Daha zengin, daha farklı hissettik. Fakat bunların hepsi içimizdeki boşluğu materyalizm ile kapatmaya çalışmaktan öteye gidemedi.

Son yıllarda ise sürdürülebilir bir yaşam için tam tersi reklamı ve güdülenmeyi nasıl sağlayacağımız konusu epey kafa yoruyor. Aşırı tüketim ve üretimin çevresel etkilerini ve evrensel zararlarını görenler sesini yükseltip toplumu bilgilendirmeye, gittikleri yönü değiştirmeye çalışıyor. Durumun vahametini gösterip alışveriş alışkanlıklarını değiştirmeleri için yönlendiriyorlar. Bütün bunlara rağmen maalesef çabalar yeterli olamıyor.

Bireysel çıkarların evrensel katkıdan daha önemli olduğu bu yaşam tarzında insanları bir şeye yönlendirebilmek epey zor. En başta insanların halihazırda alışveriş tarzını içlerindeki bir boşluğu kapatmak için benimsediğini anlayabilirsek tüketicilere başka bir ihtiyaçlarını vererek belki de yönlerini değiştirebiliriz.

Anlam arayışı hepimiz için önemlidir. Öleceğimizi bilerek yaşadığımız bu dünyada hayatlarımız ancak anlam bulduğunda gerçekten var olduğumuzu hissederiz.  Bireysel seçimlerimizin hepimizin hayatını etkilediğini anladığımızda rastgele yaşamak yerine daha bilinçli ve bütüne faydalı yaşayan bir topluluğa ait olabiliriz. Etkilenen değil etkileyen oluruz. Kendimizi bütüne ait hissettiğimizde sorumluluğumuzu da fark eder, anlamlı seçimler yaparak içimizdeki boşluğu birlik ile doldurabiliriz. Özellikle pandemi yaşadığımız bu dönem bize bütün adına sorumluluk almayı ve her bir düşüncesiz seçimin hepimizi derinden etkilediğini açıkça gösteriyor.

Bu noktadan başlayarak ürettiğimiz ve tükettiğimiz her şeyin hepimize ait olduğunu ve kaynaklarımızı ona saygı göstererek kullanmadığımızda bunun zararını yine dünya olarak ödemek durumunda olduğumuzu kavrayabiliriz. Üretilip tüketilmeyen atık dediğimiz ürünlerin aslında tek eksikliğinin malın niceliğinden çok artık yeni! olmaması olduğunu görebiliriz.

Son olarak şunu söylemek istiyorum, sürekli yeni şeyler alarak yenilendiğimizi zannetmenin modası geçmek üzere, yeni olan ve ait olmak istediğimiz bilinçte ben değil biz diyebilmek, öleceğimizi bilsek de yaşadığımız sürece her seçimimizle bu dünyada yararlı bir iz bırakıp hayatımıza anlam katabilmek. Yaşam döngüsünü böylece biraz da olsa anlayabilmek.

Sepet

Satın alınabilecek başka ürün yok

Sepetiniz şu anda boş.